• Sigma Yapı Test Laboratuvarı ve Muhendislik Hizmetleri
Menü
Tüm Haberler
Yapı İnşaat
İnşaatta plastik tuğla dönemi! Çelik kadar sağlam
İnşaat sektörünün yeni gözdesi plastik tuğla, üstünden buldozer geçse de ‘bana mısın’ demiyor! Plastik kirliliği dünyamızı tehdit etmeye devam ederken, ülkeler bu sorunu çözmek için yaratıcı yöntemler peşinde. Neyse ki, bazı şirketler plastiklere yeni bir anlam kazandırarak bu kirliliği azaltmayı kafasına koymuş. Kanada merkezli Plaex şirketi, plastik atıkları dayanıklı yapı tuğlalarına dönüştürerek bu alanda lider olmak istiyor. Peki plastik tuğla ile apartman yapılabilir mi?

İnşaat sektöründe plastik tuğla, geleceğin yapı malzemesi olabilir mi?
Plaex, plastik atıkların yüzde 90’ını kullanarak neredeyse yok edilemez plastik tuğla üretiyor. Bu tuğlalar, bir buldozerin gücüne bile dayanabiliyor. Instagram kullanıcısı Eagle Eye tarafından paylaşılan bir videoda, bu tuğlaların nasıl yapıldığı ve neden bu kadar dayanıklı olduğu anlatılıyor.

İnşaat sektöründe kullanılan bu plastik tuğlaların basit tasarımı sayesinde, montaj sırasında alet gerektirmiyor. İnşaatta kullanılan her bir plastik tuğla yaklaşık 2,3 kg ağırlığında ve standart tuğlalardan üç kat daha sağlam.

Plaex’e göre, inşaat sektörünün kullanacağı bu plastik tuğla hem yapı malzemesi hem de çevresel çözümler sunuyor. Bu tuğlalar, artan nüfus için uygun maliyetli konutlar inşa ederken atık miktarını da azaltıyor. Ayrıca, diğer şirketler ve markalar da plastik ambalajlardan vazgeçerek çevre dostu alternatiflere yöneliyor.
Devamı
ÖZGÜN APARTMANI GÜÇLENDİRİLECEK
Devamı
Deprem Paporu
TÜBİTAK’ın Hatay sıvılaşma raporu
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu TÜBİTAK, 6 Şubat depremlerinden sonra Hatay’a bir uzman heyeti göndererek İskenderun ve Antakya’da zemin sıvılaşması konusunu inceledi. Kurum deprem bölgesinde yaşanan sıvılaşmaya dair yaptığı değerlendirmede deprem sonrasında İskenderun-Antakya bölgesinde Geoteknik problemlerin belirdiği alanların tespitini raporladı.


Raporda yer alan bilgilere göre;

“İskenderun sahil kesiminden başlanarak sıvılaşma izi ve yanal yayılma gösteren alanlar gözlemlenmiş ve tespit edilmiştir. Alanda hem mevcut yapıların altında hem de doğal arazi yüzeyinde sıvılaşma izine rastlanılmıştır. Yapı altlarındaki zemin profilinde gerçekleşen sıvılaşma olayı ile olarak genellikle yapı köşelerinden kum çıkışı gerçekleştiği gözlemlenmiştir. Bununla birlikte sıvılaşma olayının gerçekleştiği zemin tabakaları üzerinde yer alan yapıların oturma gösterdiği görülmüştür. Gerçekleşen bu yapı oturmaları genellikle 30-50 cm mertebelerinde ve üniformdur. Yapı dışında kalan arazilerde de sıvılaşma izlerine rastlanılmıştır. Genellikle düz zemin yüzeyine sahip bu alanlarda gerçekleşen sıvılaşma olayı sonrası arazi yüzeyine kum çıkışı olmuş, kum konileri ve krater geometrileri belirmiştir. Bununla birlikte bina temellerinde yapılan gözlemlerde taşıma gücü kaybının oluştuğu herhangi bir yapıya rastlanılmamıştır. Bölgedeki sıvılaşma izleri İskenderun kıyısı ve iç kesimlerinin yanı sıra Arsuz, Hatay-Kırıkhan, Demirköprü, Dörtyol, Amik Ovası ve Hatay Havaalanı bölgelerinde de takip edilmiş ve incelenmiştir. Antakya Demirköprü köyü ve bağlantı yolunda aşırı yanal yayılmalara rastlanılmıştır. Benzer şekilde Dörtyol ilçesinde 900 m’ lik sahile paralel bir hat boyunca yanal yayılma kaynaklı ötelenmeler gözlemlenmiştir. . Deprem sonrasında zemin yüzeyinin 30-50 cm büyüklüğünde düşey deformasyon gösterdiği ve sıvılaşmayla birlikte yüzeye çıkan yer altı suyunun da alanı doldurduğu anlaşılmıştır.”
Devamı
Jeoloji
Hatay'da Depremin 24'üncü saniyesindeki enerji patlaması büyük felakete sebeb oldu
ODTÜ'lü bilim insanları, 6 Şubattaki ilk depremde felakete neden olan yıkımların, kırılmanın üzerinden geçen 24'üncü saniyede fay hatlarının kesişmesiyle oluşan "enerji patlaması" sonucu oluştuğuna dair tespitlerini, Science dergisinde yayımladıkları makaleyle bilim dünyasına duyurdu.


Felakete neden olan fay hatlarının nasıl hareket ettiğinin saniye saniye bilimsel verilerle ortaya konulduğu çalışmayla pek çok bilinmez aydınlatılmış oldu.

ODTÜ'lülerin çalışması, 6 Şubat depremlerinin merkez üssü veya etrafı yerine 47,5 kilometre uzakta yıkıcı etkiler yaratması ve iki büyük depremin, 9 saat arayla, peş peşe gerçekleşmesi özelliğiyle, bilinen tüm depremlerden farklılar taşıdığını gösterdi. Makalenin yazarlarından ODTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdin Bozkurt, açıklamalarda bulundu.

Bozkurt, Türkiye'de 6 Şubat'taki depremlerin, sadece Türkiye'de değil, dünyada da son yüzyılda oluşan en büyük depremler arasında bulunduğunu vurguladı.

Kahramanmaraş merkezli deprem dizisinin, Arap levhasının kuzeye doğru bir adım atması, Anadolu levhasının ise batıya sıçrayarak tepki vermesinin doğal bir sonucu olarak geliştiğini belirten Bozkurt, ancak 6 Şubat'taki ilk depremden 9 saat sonra ikinci büyük depremin peş peşe gerçekleşmesinin bilimsel olarak beklenen bir durum olmadığına işaret etti.

Prof. Dr. Erdin Bozkurt, bu durumu bilimsel olarak incelemek üzere sahada çalışmalara başladıklarını, bu çalışmalara Çin'de doktora yapan öğrencisinin de dahil olduğunu anlattı.

Sahada Dron ile haritalama ve gözlem yapıldı

Sahada 5 hafta süren araştırmalarında çoğunlukla deprem üreten faylar üzerindeki deformasyonu, depreme kaynaklık eden faylar boyunca meydana gelen yer değiştirmeleri ve miktarlarını incelediklerini aktaran Bozkurt, dron görüntüleriyle haritalama ve gözlem yaptıklarını, ayrıca uydu görüntüleri ve dünyanın değişik kaynaklarında yer alan depreme ait kayıtları ayrıntılarıyla incelediklerini bildirdi.

Faydan topladıkları verileri analiz ettiklerini aktaran Bozkurt, "Çok farklı bir deprem olduğu için buradan elde edilen verilerin bilim dünyasıyla paylaşılması gerekiyordu. Science dergisinde yayımlanan makalemizle bu depremle ilgili pek çok soruyu yanıtladık ve bilim dünyasıyla paylaştık." diye konuştu.

Yıkım sırasında yerin altında yaşananlar saniye saniye anlatıldı

Prof. Dr. Erdin Bozkurt, "6 Şubat depremlerinin nasıl yaşandığını bilimsel verilerle saniye saniye makaleye yansıttıklarını" belirterek, Kahramanmaraş Pazarcık ilçesi merkezli 6 Şubat'ta, saat 04.17'de meydana gelen depreme ilişkin şunları kaydetti:

"Kırılma yaklaşık 90 saniye boyunca devam etmiş. Elde ettiğimiz verilere göre, Narlı fayında başlayan kırılmanın ardından 16 saniye sonra enerji giderek yükseldi ve kuzeydoğuya doğru ilerleyerek 24'üncü saniyede 47,5 kilometre uzaklıktaki Büyük Nacar köyü yakınlarında Doğu Anadolu fayı ile birleşti. Bu kesişme, depreme farklı bir boyut kazandırarak makalemizde de belirttiğimiz 'enerji patlaması'na neden oldu. Bu enerji patlaması da uzun zamandır sessiz olan yani deprem üretmeyen Doğu Anadolu fayını tetikledi."

Bozkurt, 6 Şubat depremlerinin, diğer büyük depremlerden oluş farkını şu sözlerle anlattı:

"Depremler sırasında oluşan en büyük yer değiştirmeler, yıkımlar ve hasar genellikle depremin merkez üssü ve yakın çevresinde gerçekleşir. 6 Şubat depremleri ise merkezden 47,5 kilometre uzakta yıkıcı etkiler yaratmış ve bu haliyle bilinenlerin dışındadır. Dolayısıyla bu makaleyle birlikte tarihi depremlerin merkez üslerini tanımlarken bu olguyu da dikkate almamız gerektiğini bilim dünyasına duyurmuş olduk."

"Depreme kaynaklık eden fay ve fay bölgelerinden uzak durulmalı"

Prof. Dr. Erdin Bozkurt, makalede yer alan verilerin bilim dünyasına etkisini şu sözlerle açıkladı:

"Bu makale gösteriyor ki depreme kaynaklık eden fay ve fay bölgelerinden uzak durmamız lazım. Özellikle halk dilinde çürük zemin diye tanımlanan, yıkımın çok fazla olduğu alanları tarımsal faaliyete bırakıp, biz daha çok kaya zeminlerde nitelikli binalar inşa ederek depreme hazır olabiliriz. Bu depremler geçmişte olduğu gibi, gelecekte de olmaya devam edecek. Sormamız gereken soru depreme hazır mıyız olmalı. Eğer biz bu sorunun cevabını evet olarak verebiliyorsak çok mutluyuz."
Devamı
İnşaat Yenilik
Grafen devrimi: Betonu hafifletip güçlendiren mucize malzeme!
Grafen, atomunun bal peteği örgülü yapılarından bir tanesine verilen isimdir. Günümüzde bu malzeme, daha hafif ve daha güçlü beton yapmak için kumun yerini alıyor.

Tükenmekte olan kaynaklarımızı düşündüğünüzde, kum listenizde üst sıralarda yer almayabilir.
Ancak betona olan yüksek talebimiz sayesinde, kum her zaman listenin başında yer alıyor.

Rice Üniversitesi'ndeki bilim insanları, grafenin ikame edilmesinin yalnızca kumdan tasarruf etmekle kalmayıp, aynı zamanda betonu daha hafif, daha güçlü ve daha sert hale getirdiğini gösterdi.
Sadece bir atom kalınlığında karbon atomlarından oluşan bir tabaka olmasına rağmen grafen, inanılmaz derecede güçlü olmasıyla ünlüdür.
Bu nedenle, bu 'harika malzemenin', genellikle onu daha güçlü ve daha dayanıklı hale getirmek için karıştırılmış olması şaşırtıcı değil.

Kumun yerini grafen alabilir

Şimdiye kadar, betona kumla birlikte grafen eklenerek güçlendirilmesi sağlanıyordu. Ancak bilim insanları, beton karışımından kumu tamamen çıkarmak istiyor.
Beton üç ana bileşenden oluşur: Su, kum ve hepsini bir arada tutan çimento. Kum hacim olarak en büyük bileşendir ve modern insanlığın betona olan doyumsuz iştahı göz önüne alındığında, kum madenciliği her geçen yıl artıyor.
Bu süreç yalnızca yıkıcı olmakla kalmıyor, aynı zamanda kaynakların tükenmesi riskini de taşıyor.

Araştırma, yıllardır "flaş Joule ısıtma" adı verilen bir teknik kullanarak grafen üreten Rice Üniversitesi kimyageri James Tour'un laboratuvarından çıktı.
Temel olarak, karbon açısından zengin bir temel malzeme, bir miktar elektrikle hızla aşırı ısıtılır ve grafen pullarına dönüştürülür.

Betonu daha hafif ve daha sağlam yapıyor

Beton için kum yerine grafen kullanmak, yalnızca kumdan tasarruf etmekle kalmıyor. Aynı zamanda betonu daha hafif ve daha güçlü yapıyor.
Araştırmacıların grafen kullanarak yaptığı beton, kumdan yapılan betona göre yüzde 25 daha hafif ve yüzde 21 daha dayanıklı çıktı.
Ekip, şu anda bu yöntemi ticari olarak uygulanabilir kılmak için grafenin çok pahalı olduğunu söylese de bu deney, en azından takip edilebilecek alternatiflerin olduğunu gösteriyor.

Devamı
Yapı Güçlendirme
Hatay'da 13 katlı güçlendirilmiş iki blok yaşayan 60 aile hayatta kaldı

Hatay'da 13 katlı binanın depremde yıkılması sonucu çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği sitede, iki blokta güçlendirme çalışması yapılması 60 ailenin hayatta kalmasını sağladı.

Defne ilçesi Sümerler Mahallesi'nde bulunan 3 bloklu Belediye Kooperatif Evleri Sitesi'ndeki 13 katlı A-3 blok, 6 Şubat'taki Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi merkezli depremde yıkıldı. Moloz yığınına dönüşen binanın enkazında çok sayıda kişi yaşamını yitirirken, 8 katlı A-2 ve 13 katlı A-1 blokları ise ayakta kaldı.

Afette 60 ailenin sağ kurtulduğu sitedeki A-2 blokta 14 yıl önce dış merkezli betonarme perde duvarlar ve karbon lifli polimerler ile güçlendirme yapıldığı, A-1 blokta da daha sonraki yıllarda zemin kattaki boşlukların tuğlalarla örülüp kolonların güçlendirildiği öğrenildi.

"Binaya güçlendirme yapmanın farkını yaşadık"

Sümerler Mahallesi Muhtarı Mehmet Keskin, AA muhabirine, Hatay'ın depremden çok şiddetli etkilendiğini anımsattı.

Belediye Kooperatif Evleri Sitesi'ndeki iki blokta geçmiş yıllarda güçlendirme çalışması yapıldığını anlatan Keskin, "Buradaki binalar 2009'da sarsıntı nedeniyle hasar aldı. Sitede üç binamız bulunuyor. İkisine güçlendirme ve destekleme yapıldı ama diğer 13 katlı binamızda hiçbir çalışma yapılmadı. Binamız ilk depremde maalesef yerle bir oldu." diye konuştu.

Keskin, bloğun depremin ilk dakikalarında tamamen yıkıldığını belirterek, şöyle konuştu:

"Çok büyük yıkımdı. Diğer binalarımız hasar gördü ama birçok insanımızın canı kurtuldu. Eğer o bina da güçlendirilmiş olsaydı, diğerleri gibi ayakta duracaktı. Güçlendirmenin farkını gördük. Zarar görmüş ama ne de olsa ayakta kalmış ve birçok vatandaşımızın canı kurtulmuş. Demek ki tedbir alınırsa deprem bir şey yapmıyor. Önemli olan tedbir almak. Deprem değil, beton öldürüyor. Güçlendirmenin en büyük örneğini burada görüyoruz."

Devamı